Pürtelaş Sokakta bir araya gelen translar geçtiğimiz hafta Alsancak Bornova Sokak’ta yolda duran trans kadına yumruk atan, 4 gün önce Taksim’de haraç kestiği ve para vermediği için bir trans kadının defalarca kez bıçaklanmasına tepki gösterdi.
Eylem için bir araya gelen translar basın açıklaması okunurken sık sık; “Dönmeyiz dönmeyiz biz bu yoldan dönmeyiz”, “Hormona erişim engellenemez”, “Trans cinayetleri politiktir”, “Nerdesin aşkım buradayım aşkın” sloganlarını haykırdı.
“Dönmeyiz dönmeyiz biz bu yoldan dönmeyiz. Dünya dönüyor, devran dönüyor, biz dönüyoruz ama devlet, 20 Kasım Nefret Suçuna Maruz Kalan Transları Anma Günü’nde hormon erişimini kısıtlayarak bedenlerimizi tayin ve yaşama hakkımıza saldırıyor. Hormona erişim engellenemez diyen 38 lubunya işkenceyle gözaltına alınıyor.” sözlerine yer verilen açıklamada katledilen translara dikkat çekildi:
“Katledilen translar için buradayız.”
Eril adalet, cezasızlık politikaları ile trans katillerine cesaret verirken translara yargı sopasını gösteriyor. 2019’da İzmir’de katledilen seks işçisi trans kadın Hande Buse Şeker’in katili polis Volkan Hicret için ağırlaştırılmış müebbet cezası talebi reddedildi ve “öldürme eyleminin basit hali” denildi. Trans cinayetleri “basite” indirgenemez. Bu cinayetlere alışmayacağız ve egemenden kalbi kırılan, katledilen, intihara sürüklenen transların hesabını soracağız. Trans cinayetleri sistematik, ideolojik ve politiktir. Yaşamdan kopardığınız arkadaşlarımızın mücadelesiyle bugün buradayız. Hande Kader, Eylül Cansın, Okyanus Efe, Esra Ateş, Didem Akay ve daha nicesi için buradayız. Adına dahi erişimi engellediğiniz katledilen translar için buradayız.” sözlerine yer verildi.
Katledilen translar isyanımızdır
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek kadınları ve lubunyaları yaşamdan koparmak isteyen ve katleden, toplumun her katmanını sefalet ücretleri ile yoksulluğa sürükleyen devlet ile Suriye ve Rojava’da halkları katleden devlet aynıdır. Filistin’den Lübnan’a, Suriye’den Rojava’ya bölgemizi saran emperyalist savaş, işgalci erilliği ve milliyetçiliği büyütüyor. Savaş koşullarından en çok etkilenenler biz lubunyalar, kadınlar ve çocuklar oluyor. Suriye’de iktidara gelen cihatçı HTŞ rejimi şemsiyesi altındaki gruplar ve parçası olduğu SMO, Türkiye’nin desteğiyle, kadınların, çocukların, lubunyaların, Kürt ve Alevi halklarının var olma ve yaşama haklarına saldırıyor.
“Ne translar ne de özgür basın susacak, siz susup, yok olacaksınız.”
Rojava’da Siha’yla katledilen basın emekçisi Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’i unutturmayacağız. Nazım ve Cihan’ın cenazesi günlerce sınır kapısında bekletildi. Yas hakkı insanlık onurudur, ihlali vicdanınızın mezarıdır.
Katledilen meslektaşlarını anmak için basın açıklaması yapmak isteyen gazeteciler tutuklandı. Unutmadık, onlar özgür olana dek mücadelemizi sürdüreceğiz. Ne translar ne de özgür basın susacak, siz susup, yok olacaksınız.
Rojava’da direnen halklara bin selam
Özgür basın susturulamaz
Mücadelemiz yaşayalım diye; mücadelemiz ortak. Var oluşumuzu hedef alanlar direnişimizle karşılaşacak. Translar ve sevicileri olarak hayatlarımızı, bedenlerimizi, alanlarımızı terk etmiyoruz. Devletin yüzüne yüzüne haykırmaktan vazgeçmiyoruz: transfobiye, orospufobiye, kadın ve LGBTİ+ düşmanlığına, savaşa, işgale, mülteci/Kürt düşmanlığına, yoksulluğa karşı buradayız. İstenmediğimiz yerde bitmeye devam edeceğiz!