DerlediklerimizGüncel

NUBAR OZANYAN | Rojava Dilê Me, Berxwedan Karê Me Ye

"Paramaz Kızılbaş’ın, Ahmet Şoreş’in, Ulaş Bayraktaroğlu’nun, Nubar Ozanyan’ın ateş tutan elleriyle boyun eğmeyen direniş ruhuyla mazlum topraklarda acı ve kederin sesi engellenebilir."

Birinci stratejilerini Kürt milletinin statüsünü yok etme üzerine, Türk varlığını Kürt düşmanlığı üzerine inşa eden Türk kompradorları, generalleri Suriye’ye, Rojava’ya barış-huzur-adalet götürebilir mi? Geçmişte ve an’da yaptıkları gelecekte yapacaklarının teminatıdır. Halklar ve özgürlükler yararına olumlu bir fikre, politikaya, pratiğe sahip olmayan AKP-MHP iktidarı, “Yeni Suriye”nin yararına dürüst bir adım atabilir mi?

Attıkları her adımda, kurmak istedikleri “Yeni Suriye” yönetiminde bütünüyle İsrail’in, Türkiye’nin “güvenliği”, Amerika’nın çıkarları hesaplanmakta ve planlanmaktadır. Suriye’nin kaderini ve geleceğini Suriye halkları belirlemiyor. Suriye’nin ekonomik-politik–askeri varlığını ve geleceğini dünyanın efendileri, Ortadoğu’nun gericileri belirliyor. Cellatlar, mazlumlar hakkında hüküm veriyor.

“Suriye’nin toprak bütünlüğü”nü her fırsatta dillendiren ancak bölünüp parçalanması, zayıflatılıp iradesinin kırılması için elinden gelen her türlü bölücü, işgalci, mezhepçi saldırıyı yapan AKP-MHP iktidarıdır. Her fırsatta teröre karşı olduğunu ifade eden Talat Paşa’nın yeminli öğrencisi olan R.T. Erdoğan’ın istihbarat çavuşu Kalın İbrahim, terörist listesine aldıkları Colani ile birlikte camide yan yana namaz kılıp aynı arabaya binip halkları karanlığa sürebiliyor. Bu iğrenç tabloya bakıldığında Suriye’nin geleceğinin nasıl şekilleneceğine dair ciddi fikirlere sahip olunur.

Kendi ülkesinde estirdiği zulüm rüzgarını Suriye’ye taşıyan AKP-MHP iktidarı, işgal ve kana doymuyor. Ortadoğu halkları ve Kürtler, ırkçı-mezhepçi-faşist bir Türk devletiyle karşı karşıyadır. İttihatçı-Kemalist devletin, her tarafı yalandır. Her anı sahtedir. İnandırıcı ve güvenilir hiçbir sözü yoktur. Verdikleri söz ve sundukları vaatler, dünya kamuoyunu ve halkları kandırma ve oyalama üzerinedir.

“Terörü önleme”, “sınır güvenliğini koruma” adına Rojava’da yakıp yıkmadığı yer, provoke edip işgale müdahil olmadığı bir karış toprak bırakmayan Türk devleti, adeta İsrail’le yarış halinde ve onunla rekabet içinde hareket ediyor. Bir yandan İsrail uçakları Suriye’yi diğer yandan Türk İHA-SİHA ve savaş uçakları Rojava’yı yıkım alanlarına çevirdi. Ortadoğu’nun en organize olmuş terör devleti İsrail’le birlikte Türk devletidir.

BAAS dönemi kapandı. Esad zulmü son buldu. Eski Suriye, sınırlı zaman dilimi içinde tarihin çöplüğüne gömüldü. Ancak adına “Yeni Suriye” denilen cephede halklar ve inançlar için yeni bir şey yok! Ve iyi olan hiçbir şey onları beklemiyor. Başta ABD-İngiltere-İsrail olmak üzere Türk devleti tarafından gömlek değiştirilen savaş ağası, DAİŞ çetebaşı Colani sadece kadınları siyaha büründürmeyecek. Aynı zamanda farklı inanç ve halklara yaşam hakkı tanımayacaktır. Kısa sürede Suriye halklarının gökyüzünü ve umutlarını da karartacaktır.

Bugün her türlü karanlığın ve köleliğin orta yerinde direnerek ve savaşarak özgürlüğünü ve onurunu koruyan Rojava’nın dışında halklar için hiçbir toprak parçası güvenilir ve özgür değildir. Durziler, Aleviler, Süryaniler, Ermeniler, cihadist-selefi olmayan Araplar, kadınlar büyük bir tehdit ve ölüm korkusu altındadır. Sosyal medya hesaplarına düşen DAİŞ eliyle gerçekleştirilen kanlı zulüm görüntüleri halkların ve insanlığın yüreğine yeni Kerbelalar korkusu salmakta, hafızalarına büyük felaket zulmü çizilmek istenmektedir.

DAİŞ çetebaşı Colani; İsrail, Türkiye, batılı ülkeler dışında halklara, inançlara düşman bir pozisyondadır. “Hedeflerinin İsrail olmadığını, Suriye’nin İsrail ile yeni bir savaşa girmeyeceğini, en büyük tehditlerinin Hizbullah ve İran rejimi olduğunu” açıklayan “her şeyi Türklerin bildiğini” akılsızca ifade eden cihadist ağa Colani, Amerikan-İsrail aşısı yediği Türk şerbeti, içtiği bellidir. Gazze’deki Filistin halkına yönelik gerçekleşen soykırımı çoktan unutan, Türk bayrağı altında sahte din kardeşliği yemini içen Colani, İsrail üniforması giymiş bir “Amerikan-Türk” projesidir.

Rojava’da yaşayan halklar büyük bedeller ödeme pahasına zulüm ve korkudan uzak özgürce kardeşçe birlikte yaşamayı öğreniyor ve öğretiyor. Ayakları ve beyinleri kirli zalimlerin yürüyüşünü Rojava ve Suriye topraklarında durdurmak için bedeli ölüm dolu olan büyük fedakarlık gösteriyor. Biliyorlar ki, işgalciler sadece özgür toprakları kirletmeyeceklerdir. Yaşamı, özgürlük fikrini, kardeşçe birlikte yaşam amacını da zehirlemeye çalışacaklar. Zalime boyun eğmeyen Rojava halklarının ortak direnişi tarihe değerli notlar düşüyor.

Türkiye’de cami yapan, inanmadan namaz kılan, bülbül gibi Kuran okuyan, İsrail’e günde 700 bin varil petrol pazarlayan, halkları makarnaya muhtaç bırakan ABD’nin işbirlikçi faşist yöneticilerini, Rojava halkları dünden ve her zamandan daha iyi tanıyor.

Arin Mirxan’ın, Komutan Orhan Bingöl’ün, Lorenzo Orsetti’nin, Paramaz Kızılbaş’ın, Ahmet Şoreş’in, Ulaş Bayraktaroğlu’nun, Nubar Ozanyan’ın ateş tutan elleriyle boyun eğmeyen direniş ruhuyla mazlum topraklarda acı ve kederin sesi engellenebilir.

(Yeni Özgür Politika – 17 Aralık 2024)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu