Aralık ayının ilk haftası, ABD, Türkiye, İsrail ve hatta İngiltere tarafından desteklenen, silahlandırılan ve koordine edilen cihatçı ve gruplardan oluşan bir koalisyonun saldırısının ardından Suriye hükümetinin hızla çöküşüne ve Devlet Başkanı Beşar Esad’ın devrilmesine tanık oldu.
Saldırıya öncülük eden grup, çökmüş olan IŞİD’in içinden çıkan Hey’etu Tahrîri’ş-Şâm (HTŞ ya da Şam Kurtuluş Hareketi) oldu. ABD hükümeti tarafından “terörist” olarak nitelendirilen örgüt, ABD’nin NATO’daki müttefiki İngiltere’den yardım alıyordu. Saldırganlar arasında ayrıca Türkiye tarafından doğrudan desteklenen Suriye Ulusal Ordusu ve Suriye’nin Irak ve Ürdün sınırı yakınlarında konuşlu ABD ordusu tarafından doğrudan desteklenen Özgür Suriye Ordusu (ya da Devrimci Komando Ordusu) da vardı.
HTŞ sadece 10 gün içinde Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib vilayetindeki kalesinden ülkenin başkenti Şam’a ulaştı. HTŞ güçleri Şam’ı ele geçirmek için yürüttükleri şiddetli operasyonda yüzlerce sivili ve Suriye askerini öldürdü. Suriye askeri güçlerini hızlı bir şekilde ele geçirdi.
Esad rejiminin devrilmesi, özellikle Orta Doğu’da yoğunlaşan küresel emperyalistler arası rekabetin bir parçasıdır. Başta ABD emperyalizminin 2004’te başlattığı sözde Büyük Ortadoğu Girişimi kapsamında Suriye’ye yönelik sürekli dış müdahalesinin bir sonucudur. ABD’nin bu müdahalesinin bir parçası da 2012’den beri çeşitli grupları silahlandırmak ve ülkede silahlı çatışmayı körüklemekti.
Esad hükümetinin düşmesinin hemen ardından ABD HTŞ’yi tanıdı, “terörist” tanımını kaldırdı, lideri Ebu Muhammed El Colani’yi “ılımlı” olarak kabul etti ve emperyalist medyada ona yeni bir imaj verdi. ABD ve İngiltere emperyalistleri, Türkiye ile birlikte, şimdi yeni bir Suriye hükümetinin kurulmasına müdahale ediyorlar. Bu arada İsrail, Esad’ın düşüşünü fırsat bilerek, Birleşmiş Milletler’in bu bölgeyi Suriye’nin bir parçası olarak tanımasına rağmen Golan Tepeleri’ni hızla işgal etti. İsrail ayrıca Suriye topraklarındaki işgalini daha da genişletmek için Şam’a kadar hava saldırıları düzenledi.
Suriye hükümetinin devrilmesinin, ABD ve emperyalist müttefiklerinin Ortadoğu’daki silahlı çatışmayı tırmandırma çabalarının bir parçası olduğu inkar edilemez. İsrail’in Filistin’deki soykırımı ve Filistinli güçlerin yanı sıra Hizbullah ve Lübnanlı güçlerin kahramanca direnişi artarak devam etmektedir.
Şam’a yönelik saldırıyla eş zamanlı olarak HTŞ güçleri, Suriye Ulusal Ordusu ile birlikte ve Türk hava saldırılarının desteğiyle, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürt özerk bölgesindeki Kürt ve devrimci güçlere de saldırdı. Bu bölge Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ya da Rojava olarak biliniyor.
Bu bölge esas olarak Suriye Savunma Güçleri’nin bir parçası olan YPG (Halk Koruma Birimi) ve YPJ (kadın milisler) tarafından tutuluyor. Aralarında Türkiye İşçi Köylü Ordusu TİKKO’nun (Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist’in askeri kanadı TKP-ML) bazı birimlerinin de bulunduğu çeşitli devrimci silahlı gruplar da burada bulunuyor.
TKP-ML’ye göre Suriye’de yaşananlar bir “halk devrimi” değil, ABD, İngiltere, Türkiye ve İsrail ajanları tarafından yürütülen “NATO projesi” tarafından ele geçirilmiştir. “Başta Suriye’de iktidarı ele geçiren HTŞ olmak üzere Selefi cihatçı grupların ortaya çıkması ve büyümesi, emperyalistler ve bölgedeki gerici devletler tarafından sağlanan eğitim ve finansmanın doğrudan bir sonucudur.” ABD-İsrail, NATO ve Türkiye tarafından desteklenen HTŞ’nin iktidarı ele geçirmesiyle birlikte, başta kadınlar olmak üzere Kürt halkı önemli bir işgal ve şiddet tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır.
Anti-emperyalist ve devrimci güçler, gerçek demokrasi ve ulusal bağımsızlık mücadelesinde Suriye halkıyla dayanışma içinde olmalıdır. Esad’ın devrilmesiyle birlikte Suriye, amaçları tüm Ortadoğu’yu ve zengin petrol kaynaklarını kontrol etmek olan ABD-İsrail ve Türkiye’nin egemenliği ve kontrolü altına girecektir.
Kaynak: https://philippinerevolution.nu/2025/01/07/imperialist-intervention-in-toppling-syrian-government/ (Ang Bayan | 07 Ocak 2025)